Verilen metin, Türkiye'nin çeşitli kültürel, siyasi ve sosyal yönlerini kapsamaktadır. İçerisinde istihbarat dünyası ve casusluk hikayeleri, özellikle Betty Carp gibi figürler aracılığıyla yer almaktadır. Ayrıca Türk kadınının toplumsal değişimi, örtünme ve sahneye çıkışı gibi konular da işlenirken, Antik Yunan'dan Osmanlı'ya ve günümüze kadınların konumu incelenmektedir. Metinde Osmanlı İmparatorluğu'nun ekonomik zorlukları, Avrupa ile ilişkileri ve Tanzimat dönemi reformlarına değinilirken, Türk siyasetindeki dönüşümler, özellikle Milliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP) ideolojik değişimi ve Demokrat Parti'nin kuruluşu detaylandırılmıştır. Son olarak, Türk resim sanatı koleksiyoncuları ve ünlü ressam Fikret Mualla'nın hayatı gibi sanatsal konulara, ayrıca medya ve gazetecilik dünyasındaki figürlerin deneyimlerine de yer verilmektedir.
Bu metin, Türkiye'nin karmaşık yakın tarihini ve sosyo-kültürel yapısını çeşitli olaylar, kişisel hikayeler ve derinlemesine analizlerle sunmaktadır. Kitap, casusluk dünyasından (Betty Carp'ın CIA'deki rolü), Türk milli kimliğinin oluşumuna (Batı Trakya Cumhuriyeti, Mehmetçik'in gerilla savaşı) ve Osmanlı'daki "Che Guevara"lara kadar geniş bir yelpazeyi kapsar. Ayrıca kadının toplumdaki yeri ve örtünme meselesinin tarihsel kökenleri, siyasi figürlerin özel hayatları, sözde paranoya eleştirileri ve Türk sanat dünyasının zorlu serüvenleri (Fikret Mualla'nın bohem yaşamı, Afife Jale'nin bağımlılıkla mücadelesi) gibi farklı konulara değinilmektedir. Metin, geçmişteki ekonomik krizler, yabancıların Osmanlı üzerindeki etkileri, siyasi partilerin dönüşümleri ve gazetecilik dünyasının içeriden görünümü gibi unsurlarla zenginleştirilmiş, okuyucuyu ezber bozan bir tarih okumasına davet etmektedir.
Bu bilgilendirme belgesi, Soner Yalçın'ın "Siz Kimi Kandırıyorsunuz!" adlı kitabından derlenen metinleri inceleyerek Türkiye'nin sosyal, siyasi ve kültürel yaşamının temel dinamiklerini ve dönüşümlerini kapsamlı bir şekilde analiz etmektedir. Kitap, başörtüsü meselesinden siyasal İslam'ın yükselişine, Osmanlı dönemindeki içki alışkanlıklarından günümüzdeki etnik ve dini gerilimlere kadar birçok tartışmalı konuya farklı bir perspektiften yaklaşmaktadır.
1. Ana Temalar ve Önemli Fikirler
a. Başörtüsü ve Toplumsal Sınıfsal Ayrım
Yazar, Türkiye'de başörtüsü tartışmasının genellikle üniversite ve kamusal alanla sınırlı kalmasını eleştirmekte, asıl sorunun sınıfsal olduğunu vurgulamaktadır. Ekonomik koşullar altında ezilen, sigortasız ve düşük ücretlerle çalışan başörtülü kadın işçilerin sorunlarının göz ardı edildiğini belirtir.
- Önemli Vurgu: "Türkiye'de türban neden hep üniversiteyle özdeş tartışılıyor? ... Türbanlı kızlarımız üniversiteyi bitirince çalıştırılmıyor. Tekrar eve kapatılıyor."
- Sınıfsal Analiz: "Mesele sınıfsal... Christian Louboutin, Paciotti, Sergio Rossi'den ayakkabı giyen başörtülü kadınların hiçbiri çalışmamaktadır. ... Türbanlı kadınların giydiği... dünya markalarını kötü koşullarda üretenler bizim başörtülü gençecik kızlarımız."
- Maddi Durum ve Tesettür: Abdullah Gül, Recep Tayyip Erdoğan, Necmettin Erbakan, Hilmi Güler, Cemil Çiçek, Binali Yıldırım ve Recep Akdağ gibi AKP'li siyasilerin kızlarının ve eşlerinin iyi eğitim almalarına rağmen evlendirilip ev kadını oldukları, mesleklerini bırakarak tesettüre girdikleri örneklerle detaylandırılmıştır. Hayrünnisa Gül'ün 15 yaşında Abdullah Gül ile evlendiği gün tesettüre girdiği ve Emine Erdoğan'ın intihar etmeyi bile düşündüğü bir süreçte Şule Yüksel Şenler sayesinde örtündüğü belirtilir.
- Tarihsel Köken: Başörtüsünün İslam'dan çok önce, Sümer, Asur, Hitit gibi medeniyetlerde kadınları hür ve köle olarak ayırmak amacıyla kullanıldığı, statü göstergesi olduğu iddia edilmektedir. Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ'ın "Sümerler fahişeleri diğer kadınlardan ayırmak için örtüye sokarlardı" sözü alıntılanır.
- Osmanlı ve Başörtüsü: Osmanlı'da başörtüsünün yaygınlaşmasının Halifelik makamının elde edilmesiyle ilişkili olduğu ve XVI. yüzyılda başladığı ifade edilir. Kadınların kıyafetlerinin padişah fermanlarıyla ayrıntılı olarak denetlendiği, hatta bazı fermanlarla Müslüman kadınların Hıristiyan kadınlara benzememesi için koyu renk, bazen de renkli giysilerin yasaklandığı belirtilir. II. Abdülhamid'in çarşafı yasakladığı bilgisi de yer alır.
- Şule Yüksel Şenler Figürü: "Şulebaş türban" modelinin yaratıcısı Şule Yüksel Şenler'in yaşamı, modern giyim tarzından kara çarşafa uzanan radikal değişimi ve bu değişimin aile ve çevresindeki tepkileriyle birlikte incelenir. Şenler'in, ağabeyinin isteğiyle Nurcu olup türban taktığı, daha sonra eşinin isteğiyle Nakşibendi olup kara çarşafa girdiği ve şiddet gördüğü iki evliliği anlatılır. Şenler'in hayatının Türkiye'nin toplumsal dönüşümüne paralellik gösterdiği ifade edilir.
b. Siyasal İslam ve Nakşibendilik
Metinler, AKP'nin siyasal dilinin ve kadrolarının Nakşibendi kökenlerine vurgu yaparak, bu tarikatın Türkiye siyasetindeki etkisini ortaya koymaktadır.
- Gümüşhanevi Dergahı: Özellikle son 50 yıldır Türkiye'yi yöneten kadroların (Turgut Özal, Necmettin Erbakan, Abdullah Gül vb.) Gümüşhanevi Dergahı ile bağlantısı olduğuna dikkat çekilir. Dergahın, 1838 Osmanlı-İngiliz Ticaret Antlaşması'na tepki olarak yerli sermayeyi güçlendirme amacıyla yardım sandıkları kurması, "milli İslamcılık" anlayışının temelleri olarak sunulur. Bu, tekkelerin sadece uhrevi değil, dünyevi işlerle de ilgilendiği tezini destekler.
- İslamcı Milliyetçilik: Başbakan Erdoğan'ın milliyetçi söylemleri ve torununa "Mehmed Akif" adını vermesi, Gümüşhanevi Dergahı'nın "Milli İslamcılık" yolunun bir devamı olarak değerlendirilir. Metinde, İslamcılık ve milliyetçiliğin Osmanlı'dan bu yana genellikle işbirliği içinde olduğu savunulur.
- AKP ve Şeriat Tartışması: AKP'nin "Milli Görüş gömleğini çıkardığı" yönündeki tartışmalara değinilir. Yazar, Türkiye ekonomisi iyi giderse şeriatın gelmeyeceğini, ancak ekonomik kriz durumunda AKP'nin "gerçek yüzünü gösterebileceğini" ve laiklere karşı suçlayıcı bir dil kullanabileceğini öngörür.
- Nakşibendi-Alevi/Bektaşi Çatışması: Nakşibendiliğin Bektaşiliği asimile etme çabaları ve 1826 Vaka-i Hayriye (Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılması) sırasında Bektaşilerin katledilmesine onay vermesi anlatılır. Bektaşi tekkelerinin mallarının Nakşibendi tarikatlarına devredildiği ve Hacı Bektaş'taki dergahın başına Nakşibendi şeyhi getirildiği belirtilir.
- Kürt İsyanları ve Nakşibendilik: XIX. yüzyıldan itibaren Osmanlı'daki Kürt isyanlarının çoğunda Nakşibendi Halidiye kolunun etkili olduğu, Şeyh Said ve diğer Kürt şeyhlerinin bu tarikata mensup olduğu vurgulanır. Mesud Barzani'nin de Nakşibendi olması ve Türkiye'deki Nakşibendilerin teröre karşı tavırlarının sorgulanması gerektiği belirtilir.
- Akıncı Gençler: 1980 öncesi Milli Görüşçü Akıncı Gençler Derneği'nin silahlı kampları ve "Ya Şeriat, Ya Ölüm", "Her Akıncı Bir Mermi, Kuracağız İslam Devletini" gibi sloganları incelenir. Bu gençlerin daha sonra iş dünyasına atılarak "Yeşil Kapitalizm" sloganını benimsedikleri ve siyasetten uzaklaştıkları ya da ılımlılaştıkları örneklerle gösterilir.
c. Osmanlı ve Modernleşme Tartışmaları
Metinler, Osmanlı'nın modernleşme çabalarını ve bu süreçteki iç çelişkileri farklı yönleriyle ele alır.
- Mehmed Akif Yalanı: Milli Şair Mehmed Akif Ersoy'un Mısır'a gidişinin "şapka devrimine karşı çıktığı için" olduğu iddiasının yalan olduğu belirtilir. Akif'in modernizm yanlısı olduğu, alaturka müziğe mesafeli olduğu, kızına Nazım Hikmet'in annesinden resim dersleri aldırdığı ve çok eşliliğe karşı olduğu vurgulanır. Akif'in Arnavut kökenli olmasına rağmen Türk milliyetçileri tarafından "Türk değil" diye eleştirildiği belirtilir.
- Osmanlı Padişahları ve İçki: Osmanlı padişahlarının içki içmediği yönündeki iddialar çürütülerek, birçok padişahın (Fatih Sultan Mehmet, Kanuni Sultan Süleyman, II. Selim, III. Ahmed vb.) içki içtiği örneklerle anlatılır. Hatta bazı halifelerin bile içkiye düşkün olduğu, İslam'da içki yasağının sürekli dalgalı bir seyir izlediği belirtilir. "Akşamcı" deyiminin Ebussuud Efendi'nin cuma günleri gündüz içki yasağı nedeniyle ortaya çıktığına değinilir.
- Latife Hanım ve Başörtüsü: Başbakan Erdoğan'ın "Atatürk'ün eşi Latife Hanım da başörtüsü takardı" sözü eleştirilerek, Latife Hanım'ın bu durumun dönemin gelenekleri ve zorunlulukları nedeniyle olduğunu ifade ettiği bir mektup kurgulanır. Latife Hanım'ın reformlarla birlikte örtüyü attığı ve modern bir giyim tarzı benimsediği vurgulanır.
- Medeni Hayata Müdahale: İran İslam Devrimi örneği üzerinden, dincileşme sürecinde sanatın (müzik), kadınların giyimi ve sosyal haklarının nasıl kısıtlandığı anlatılır. Türkiye'nin de benzer bir yolda ilerleyebileceği uyarısı yapılır. Fazıl Say'ın yaşadıkları ve Osman Yağmurdereli gibi figürlerin "kültürel yozlaşmaya" örnek olarak gösterilmesi bu temanın önemli bir parçasıdır.
d. Irkçılık ve Ayrımcılık
Metinler, Türkiye'deki ırkçılık ve ayrımcılık sorunlarına tarihsel ve güncel örneklerle dikkat çekmektedir.
- "Kim Türk?" Tartışması: Nihal Atsız ve Reha Oğuz Türkkan gibi Türk milliyetçilerinin kendi aralarındaki "kafatasçılık" ve "soy-sop" tartışmaları örnek gösterilir. Mehmed Akif Ersoy'un Arnavut, Ziya Gökalp'in Kürt veya Yahudi dönmesi olduğu iddialarına değinilerek, "ırkçılık virüsünün" nasıl her tarafa sirayet ettiği vurgulanır.
- Ermeni, Yahudi ve Diğer Azınlıklar: Türkiye'deki azınlıkların toplumsal hayata katkıları (sanat, spor, mimarlık vb.) vurgulanarak, "Hepimiz Ermeniyiz" sloganına yönelik tepkiler eleştirilir. Ermeni asıllı Agop Dilaçar'ın Türk Dil Kurumu başkanı olduğu, Balyan ailesinin camiler inşa ettiği, Garbis Zakaryan'ın boks şampiyonu olduğu gibi örneklerle kültürel zenginliğe dikkat çekilir.
- Misyoner Cinayetleri: Malatya'daki misyoner cinayetleri, geçmişteki benzer saldırılarla (Bitlis'teki Musa Ağa örneği) karşılaştırılarak, "dünden bugüne gerekçelerin hep aynı olduğu" vurgusu yapılır. Misyonerlerin Anadolu'ya eğitim ve sağlık hizmeti götürdükleri, ancak "yabancı ajan" olarak görüldükleri belirtilir.
- Türk Futbolunda Ayrımcılık: Fercani Bey ve Vahap Özaltay gibi siyahi futbolcuların "renkleri nedeniyle" Milli Takım'a alınmadığı iddiaları üzerinden Türkiye'deki ırkçı tutumlar sorgulanır.
- "Ya Futbolcu Ya İmam!": Toplumdaki yoksulluk, işsizlik ve lümpenleşmenin, gençleri "ya zengin olurum ya da din düşmanlarıyla savaşırım" anlayışına ittiği, Malatya vahşetinin de bu durumun bir sonucu olduğu belirtilir.
e. İstihbarat ve Casusluk
Osmanlı'dan Cumhuriyet'e uzanan istihbarat tarihi, ilginç olaylar ve karakterler üzerinden aktarılır.
- Osmanlı İstihbaratı: Osmanlı'nın ilk kurumsal istihbarat örgütü olan Teşkilat-ı Mahsusa'nın (1913) kurulduğu ve görevleri anlatılır. İngiliz Büyükelçisi Canning'in Sadrazam Mustafa Reşid Paşa'yı ikna ederek Rum asıllı Civinis Efendi'yi istihbarat şefi olarak ataması, Osmanlı istihbaratının yabancı etkisine açık olduğu tezini destekler.
- CIA ve Türk İstihbaratı: CIA'in İstanbul'da kuruluşunda Macar asıllı Betty Carp'ın rolü ve Amerikan istihbaratının Türk gizli servisi (MAH) ile ilişkileri anlatılır. MAH Başkanı Behçet Türkmen'in CIA'den para aldığı iddiaları, Amerikan etkisinin boyutlarını gözler önüne serer.
- Türk Casusları: Rusya'da KGB ajanı devşirmeye çalışırken yakalanan ve casus değiş tokuşuyla Türkiye'ye getirilen Vicdan Şanslı'nın hikayesi, Türk istihbaratının kadın çalışanlarına da dikkat çeker.
f. Türkiye'nin Mücadele Tarihi
Kurtuluş Savaşı ve Balkan Savaşları dönemlerindeki Türk milletinin direniş ruhu ve fedakarlıkları vurgulanır.
- Tıbbiyelilerin Direnişi: İzmir'in işgali üzerine Tıp Fakültesi öğrencilerinin düzenlediği protestolar ve "kan dökersek kahramanlıkla ölmeyi işgale tercih ediyoruz" bildirileriyle ulusal bilincin canlanması anlatılır. Halide Edip ve Asker Saime gibi kadınların mitinglerdeki aktif rolü belirtilir.
- Havacıların Destanı: Maltepe'den İstanbul'daki İngiliz işgaline karşı Anadolu'ya uçak kaçıran bir avuç Türk pilotunun (Vecihi, Kazım, İsmail Zeki vb.) kahramanlıkları detaylandırılır. Bu pilotların, hurda uçakları onarma çabaları, yerel gerici ayaklanmalara karşı mücadeleleri ve Kurtuluş Savaşı'ndaki fedakarlıkları anlatılır.
- Osmanlı'nın Che Guevara'ları: İran'da meşrutiyet için dağa çıkan Ömer Naci ve Habeşistan'da bağımsızlık mücadelesine katılan Binbaşı Vehip gibi Osmanlı subaylarının "Che Guevara" olarak anıldığı, emperyalizme karşı uluslararası alanda verdikleri mücadeleler anlatılır.
- Abide-i Hürriyet Anıtı: 31 Mart Vakası (1909) sonrası öldürülen hürriyet şehitleri için yapılan Abide-i Hürriyet Anıtı'nın, Osmanlı'daki çağdaşlaşma ve laikleşme mücadelesinin sembolü olduğu vurgulanır. Sadrazam Mahmud Şevket Paşa, Talat Paşa, Midhat Paşa ve Enver Paşa gibi önemli isimlerin mezarlarının burada bulunması, anıtın tarihsel önemini pekiştirir.
2. Öne Çıkan Fikirler ve Olgular
- Tarihsel Tekerrür: Yazar, Türkiye'nin geçmişte yaşadığı birçok olayın günümüzde benzer şekillerde tekrarlandığını vurgular. İran'ın dincileşme süreci ile Türkiye'nin bugünkü durumu arasındaki şaşırtıcı benzerliklere (medya üzerindeki baskı, kültürel alanın kısıtlanması, toplumsal kutuplaşma) dikkat çeker. "Filmin sadece 'yapımcısı' değişti 'senaryo' hep aynı kaldı" ifadesi bu tekerrürün altını çizer.
- Batı'nın "Böl ve Yönet" Politikaları: Osmanlı'nın parçalanmasında ve Kürt isyanlarının desteklenmesinde İngiltere'nin rolü, "böl ve yönet" politikaları üzerinden anlatılır. Musul-Kerkük meselesinde İngilizlerin petrol çıkarları doğrultusunda Kürt isyanlarını kışkırttığı belirtilir.
- Hoşgörü ve Ayrımcılık Çelişkisi: Türkiye'nin bir yandan hoşgörüden bahsederken, diğer yandan etnik ve dini ayrımcılıkla mücadele ettiği vurgulanır. Alman göçmenlere Osmanlı'nın gösterdiği hoşgörü ile Almanya'nın Türklere yönelik ayrımcı göç yasası arasında bir tezat kurulur.
- Paradoksal Durumlar: Padişahların içki içmesi ile günümüzdeki "ayık devlet politikası", milliyetçilerin kendi içlerindeki ırkçı tartışmalar ve dinci kesimlerin "green kapitalizm" anlayışına yönelmesi gibi paradoksal durumlar, Türkiye'nin karmaşık yapısını gözler önüne serer.
- Aydınların Rolü ve Sorumluluğu: Yazar, aydınların toplumsal sorunlara karşı duyarlı olması, tarihsel gerçeklerle yüzleşmesi ve bilgiye dayalı tartışmalar yürütmesi gerektiğini vurgular. Paranoya ve manipülasyonun tehlikelerine dikkat çekerek, "insan tanımadığından korkar" ifadesiyle ön yargılardan arınma çağrısı yapar.
- Toplumsal Dönüşüm ve Bireysel Hayatlar: Kitap, büyük toplumsal ve siyasi dönüşümlerin bireylerin hayatlarını nasıl etkilediğini, hatta onların kaderlerini nasıl belirlediğini Şule Yüksel Şenler, Lütfiye Aydın, Abdullah Gül'ün ailesi gibi örnekler üzerinden somutlaştırır.
Sonuç
Soner Yalçın'ın bu eserinden yapılan alıntılar, Türkiye'nin çok katmanlı ve çelişkili yapısını gözler önüne sermektedir. Başörtüsünün sınıfsal bir simge olarak kullanılması, siyasal İslam'ın derin Nakşibendi kökleri, Osmanlı'dan miras kalan modernleşme sancıları, ırkçılık ve ayrımcılık gibi temel meseleler, yazarın eleştirel ve sorgulayıcı bakış açısıyla incelenmektedir. Metinler, okuyucuyu ezber bozan bir tarih okumasına davet ederek, güncel tartışmaların kökenlerini geçmişte aramaya ve "kim kimi kandırıyor" sorusuna farklı açılardan yanıt bulmaya yönlendirir.